Sevil Dolmacı Istanbul, Amerikalı sanatçı Peter Halley‘nin İstanbul’daki ilk sergisini duyurmaktan gurur duyar. Halley‘nin adını taşıyan sergi, 13 Eylül – 30 Ekim 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek ve sanatçının New York‘taki stüdyosunda özel olarak ürettiği 15 yeni eseri içerecektir.
Peter Halley (d. 1953), geniş bir kültürel kaynak yelpazesine dayanan derinlemesine bir çalışma ile benzersiz bir sanat tarzı geliştirmiştir. Pop Art, Minimalizm, Picasso, Matisse, tarihi İslam sanatı ve 1970’lerin Fransız eleştirel teorisi gibi akımlardan etkilenmiştir.
Genç bir sanatçı olarak, Meksika, Orta Amerika, Fas ve Avrupa‘ya seyahat eden Halley, Batı dışı sanatlara olan ilgisini keşfetmiş ve bunların Avrupa sanat geleneğiyle olan normlarını sorgulamıştır. New Orleans‘ta lisansüstü eğitimini sürdürürken, özellikle İslam sanatı ve medeniyetine büyük bir ilgi duymaya başlamış, 1977 ve 1978 yıllarında ürettiği gouache (suluboya) kağıt üzeri eserlerinde bu ilgisini yansıtmıştır. Lisansüstü çalışmalarında Persian minyatürleri ve İslam seramiklerinin karmaşık geometrisi büyük ölçüde etkili olmuştur; bu eserleri ilk kez Cordoba, İspanya‘daki Alcazar‘da görmüştür. Belli bir perspektiften bakıldığında, soyut bir sanatçı olarak, doğanın temsilini yasaklayan Abrahamik geleneği de benimsemiştir.
2013 yılında, Peter Halley, Mottahedan Projects için Dubai‘deki Kaaba‘nın sade geometrisini yansıtan bir dizi resim yapmak üzere bir komisyon kabul etmiştir. Halley, bu kutsal yapının geometrisinden etkilenmiş ve bu etkiyi hem 20. yüzyıl minimalizmi hem de kendi çalışmalarında bulmuştur.
Peter Halley, New Orleans Üniversitesi‘nden MFA (Sanat Yüksek Lisansı) aldıktan sonra New York‘a taşınmıştır. 1980’lerin başında, olgun tarzını pekiştirmiş ve New York City’nin East Village sanat galerilerinde ortaya çıkan Neo-Kavramsal Hareketi‘nin merkezi bir figürü haline gelmiştir. Bu grup arasında Gretchen Bender, Sarah Charlesworth, Jeff Koons, Annette Lemieux, Steven Parrino, Haim Steinbach ve Phillip Taaffe gibi sanatçılar yer alıyordu. Halley, 1980’lerde soyut resim‘i yeniden canlandırmada belirleyici bir rol oynamıştır. Geometrik soyutlamanın yalnızca kendine referans veren bir form değil, 20. yüzyılda hızlı sanayileşme ve toplumsal alanın “geometrikleşmesi” ile bağlantılı bir ifade biçimi olduğunu savunmuştur. Ayrıca, Barnett Newman ve Brice Marden gibi sanatçılarda görülen geometrik resmin ruhsal bir hedefi olduğu yaygın görüşüne karşı çıkmıştır. Halley, geometrik soyutlamayı, çağdaş yaşamın yapılarının eleştirisi olarak kullanmaya çalışmış; bireylerin kendi “kutularında” giderek daha fazla yalnızlaştığını (örneğin, otomobil ve bilgisayar ekranı gibi) ve yalnızca güçlü varlıkların yarattığı fiziksel ve elektronik yapılar (otobanlar ve internet gibi) aracılığıyla birbirleriyle bağlantı kurabildiklerini ileri sürmüştür.
Bu fikri, kareyi ideal bir form olarak değil, bir “hapishane” birimi olarak yeniden tanımlayan basit bir görsel kelime oyunu ile geliştirmiştir. Resimlerindeki katı geometrik formları “hücreler” ve “hapishaneler” olarak tanımlamış, bunları birbirine bağlayan renkli çizgiler ise “kanallar” olarak etiketlenmiştir. Son yıllarda birçok eleştirmen, Halley’nin resimlerinin yapısının, internet ve dünya çapında web dinamiklerinin bir öncesini öngördüğünü belirtmiştir. Eleştiriye dayalı olmakla birlikte, Halley’nin parlak floresan renkleri, yeni dijital dünyanın çalkantılı enerjisini somutlaştırmaktadır. Çalışmaları genellikle oyunbazdır ve Roll-a-Texkullanarak oluşturduğu doku, tipik Amerikan banliyö konutlarındaki inşaat tekniklerini parodi olarak sergilemektedir.
Aynı zamanda, Halley’nin çalışmaları, önceki soyut sanatçılarına olan derin sevgisini ifade eder; sıkça Ellsworth Kelly, Barnett Newman ve Frank Stella gibi sanatçılara referanslar yapmaktadır. Frank Stella2014 yılında Halley’nin çalışmaları hakkında verdiği bir derste şunları söylemiştir: “Tablolardan yankılanan ateşli görüntüler, boyanmış görsel imgeler için özgür ve sınırlandırılmamış kadar serbesttir. Yoğunlukları, optik ve dokunsal çekicilikleri, görsel bir heyecan yaratır ki bu gerçekten bir harikadır.”
1980’lerde, Peter Halley, sadece bir sanatçı olarak değil, aynı zamanda kültür ve sanat üzerine yazılarıyla da sanatta önemli bir yer edinmiştir. Fransız post-yapısalcı teorisyenlerinin fikirlerini, dijital devrim ve görsel sanatlarla ilişkilendirmiştir. 1990’larda, Halley, duvar boyutunda dijital baskılar kullanarak multimedya enstalasyonları alanında öncülük etmiştir. Ayrıca, Index dergisini 1996-2005 yılları arasında kurmuş ve yayınlamıştır. Dergi, sanat, film, moda ve müzik gibi alanlarda, önde gelen ve yeni sanatçılarla yapılan röportajlarla kapsamlı bir sanatsal içerik sunmuştur. 2002-2011 yılları arasında Halley, Yale Üniversitesi Güzel Sanatlar Okulu‘nda Resim Yüksek Lisans Direktörü olarak görev almıştır.
Peter Halley‘nin eserleri, New York Modern Sanatlar Müzesi, Berlin Ulusal Galerisi’nin Hamburger Bahnhof‘u ve Tate Modern gibi dünyanın en prestijli müzelerinin koleksiyonlarında yer almaktadır.
Peter Halley, New York City‘de yaşamaktadır ve çalışmalarını burada sürdürmektedir.